17 Temmuz 2010 Cumartesi

Yakın zamanda doğduğundan beri Almanya'da yaşamış, çok şeker, kırklı yaşlarının başında bir bayanla tanıştım. Bunalmış, ailesinin yanında olabilmek için bu kış Türkiye'ye kesin dönüş yapmıştı. Bana dedi ki, Türkiye'de insanlar çok tuhaf... Almanya'da bir cafe'ye oturursun ve yan masada oturan kimse selamlaşır ve istersen konuşursun; otobüs durağında,metro beklerken, parkta ya da herhangi başka bir yerde insanlar birbirinden korkmaz, insanlar birbirleriyle konuşurlar. Tam bu noktada Sex and the City, bilumum Amerikan film ve dizileri, yurtdışında kendi yaşadığım tecrübeleri de düşündüm ve I cannot help it wonder, acaba yıllardır böbürlenip durduğumuz, cennet vatanımıza gelen her ünlü bu cümleyi kurduğunda zevkten dört köşe olduğumuz; Türk milleti çok sıcakkanlı millet cümlesi artık gerçek olmaktan çıktı mı?
Benim yıllardır Amerikan dizilerinden gördüğüm kadarıyla, Amerika'da insanlar gazete bayisinde, markette sırada beklerken, ne bileyim sinemaya gittiklerinde birileriyle tanışıp sadece date'ten bahsetmiyorum, gerçekten de arkadaş olabiliyorlar, bunu hatırladıktan sonra çevremdeki insanların nasıl arkadaş olduklarını düşünmeye başladım. Yani ben dahil çevremdeki hemen herkesin şu anki arkadaşları ya okuldan, ya liseden, ya arkadaş grubundan, belki aile dostu, belki de arkadaşın arkadaşı ama genellikle daha ötesi yok. Yani ne bileyim, çok fazla zaman geçirdiğim halde hiç Mango indirimlerinde bir arkadaş edinemedim, staj dolayısıyla her sabah aynı saatteki otobüse hemen hemen aynı insanlarla bindiğim halde hiç birine günaydın demiyorum, en hüzünlüsü de, hapşurana çok yaşa deme refleksi olan ben, hapşuran birine çok yaşa dememek için kendimi tutmaya çalışıyorum, tutamazsam da off ne gerek vardı, fazla sevimli olmaya çalışan insanlar gibi oldum diyerek suçluluk duyuyorum. Sorun sadece bende mi bilmiyorum ama ben artık hapşurduğumda bir kız bana çok yaşa dedi diye dünyanın en mutlu insanı oluyorum, kıyafet denerken bir teyze ah çok yakıştı al bunu al derse hemen koşarak almaya gidiyorum, pastanedeki amca sabah günaydın efendiiiim, hayırlı günler diyerek beni karşıladığında bütün gün güzel bir gün geçiyorum. Ne zaman bu hale geldik, nasıl bu kadar soyutladık kendimizi birbirimizden de böylesine küçük şeylerden bile mutlu olur hale gelir olduk bilmiyorum. Hep mi böyleydik, yoksa yabancılarla konuşma nasihatları çocukluğumuzdan beri beynimize işlediğinden mi böyle olduk?
Birkaç ay önce bir arkadaşımla buluşacaktık, geç kaldım. Panik oldum, off nasıl bekleyeceksin şimdi, off ne yaptım ben, hemen koşarak geliyorum vs.. Ben böyle panik koştururken arkadaşım bana dedi ki Berfin telaş etme lütfen, ben kendi başıma da yaşayabiliyorum. Fark ettim ki, bu cümle aslında birbirimize bu kadar yabancılaşmamızın dile getirilmiş hali. Yani ben ne münasebet, arkadaşımın kendi başına takılamayacak, ben olmadan hiç bir şey yapamayacak durumda olduğunu düşünüyorum ki? Bu bence alışkanlıktan, yani yıllardır çok az arkadaşım bana sen keyfine bak, takıl ben de takılıyorum zaten demiyor, tam tersi ben gitmeden sıkılıyor, yapacak bir şey bulamıyor, bekletildi diye yalnız bırakıldı diye huysuzlaşıyor. Biz hiç yalnız dışarı çıkmıyoruz ki insanlarla kaynaşalım. Ya arkadaşınla buluşuyorsun, ya arkadaşınla bir aktivite yapıyorsun, ya arkadaşınla yemek yiyorsun. Sorun bu bence,hiç şöyle bir çıkıp da güzel bir yemek yiyeyim, sonra bir kahve içeyim, sinemaya gideyim, dolanayım demiyoruz. Yiyelim, içelim, gidelim diyoruz hep. İnsan her dışarıda olduğunda en az iki kişi olduğunda birisiyle tanışma olasılığı da epey azalıyor tabi. Belki bir yere kahve içmeye tek başına gitsen ve orada senin gibi tek başına kahve içen bir sürü tek insan olsa, sosyalleşmek daha kolay olurdu. Ama artık dışarı çıkma amacı insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan sosyalleşmek değil ne yazık ki, hedefe yönelik yaşıyoruz, hedefteki arkadaşımızla buluşup yapacağımızı yapıyor, sonra yine eve dönüyoruz, gördüğümüz ekstra yüzlerce yüz de yanımıza kar kalıyor işte. Hüzünlü epey..

1 yorum:

  1. Bana bir zamanlar nasıl en iyi arkadaşım olduğunu hatırlatan bir yazı olmuş.Tamamen katılıyorum çünkü.Hem de her cümlesine.Sadece artık ben yalnız da gezebiliyorum herkese de tavsiye ederim:)
    Çok beğendim :)

    YanıtlaSil